Şiir Anayasaya Aykırıdır ya da #FreeEzhel

Cemal Süreyyya, 1961 yılında kaleme aldığı “Şiir Anayasaya Aykırıdır” başlıklı metninde şöyle söylüyordu:

 

“Bugün şiir çağdaş şairlerde yeni alanlar, yeni açılar yaratırken, belirli bir yönde gelişiyor: Baş kaldırma yönünde… günümüz insanının, uygarlığın bugünkü sıkışık biçimlerinde, çıkmaz sokaklarında, labirentlerinde ilerlerken gösterdiği davranışlara uygun düşüyor bu. Bu biçimler, bu sokaklar, bu labirentler uygarlığın kendisiyse, şiir barbarlığın ta kendisi oluyor. Onun için ahlakı kovuyor.

Şiir bütün çağlarda onun için var.”

 

Hip-Hop, kendini şiir düzleminde de çokça deneyen, hatta en sağlam temellerini de bu düzleme salan bir kültür olduğundan, yaptıkları müziği bu kültüre eklemlendirmeye niyetlenen sanatçıları yalnız müzisyen değil, aynı zamanda şair olarak nitelendirmek yanlış olmaz sanıyorum. Dolayısıyla onların eylem ve üretimlerini irdelerken, şiirsellikleri de sınanması faydalı ve mühim bir konu olarak karşımıza çıkıyor. (Özetlemek gerekirse, her rapçi şairdir. Rap, şiirdir -fakat şiirden ibaret değildir.)

 

Ezhel’in ne tür bir şair olduğunu tartışamam. En azından bu yazıda. Yani ne onu sokağı ve yaşantısının gerçekliklerini bir çeşit ahlak-filtresinden geçirmeden dinleyiciye (bu durumda okura) sunduğu için takdir edebilirim, ne de müziğinde (ilk “yer-üstü” albümü Müptezhel için konuşuyorum) şiirsel-olanı görece vasat bir seviyede bıraktığı için (bkz.: Küvet) eleştirebilirim. Bu yazıda şairin dünyayla kurduğu ilişkiye Sercan’ın gözleriyle bakmaya çabalayacağım. Ezhel’in müziği, bu yazının asıl muhatabı olmayacak.

 

0.

 

Madem ki şiir alışkanlıklara karşı bir yaylım ateştir, ben bu ateşle cigaramı yakmayı tercih edebilirim. Bu bir “ahlaka karşı koyuş” olmayacaktır. Daha doğrusu, temel amacım bu olmayacaktır. Kendi gerçeğimi kendi istediğim şekilde aktarmam, bir tür şairanelikten bahsedebiliyorsak eğer, şairaneliğin özüdür.

 

-1.

 

Bana sunulan fırsatlar ve pek tabii yasaklardan tabiri caizse kaşınarak tiksiniyorsam, onları yıpratmak için elimdeki imkanları değerlendirebilirim. Şiir bir çeşit barbarlıksa, baltamı bilemek, sapını toplumun bana fikren yakınlık gösteren kısmıyla paylaşmakla mümkün olacaktır. Dolayısıyla bu durumda niyetim bir hayran kitlesi kazanmak değil, yükümü paylaşmak.

 

-2.

 

Duygusal hassasiyetlerim, beni bende-olmayanın da sızısını duymaya itiyor. Bunları en çıplak haliyle aktarmak hem terapötik, hem de iyi anlamda rahatsızlık uyandıran bir üretim olacaktır. Ya da göz ardı edileni, gözün ardını parçalayarak sezdirmek.

 

-3.

 

Her sanat şiire dayanır, hatta şiir bile. Dayanıyorum.

 

-4.

 

Kültüre saygı beslediğim kadar, kaygı da besliyorum. Tekdüzelik ve kendini tekrardan bıkan insanların oluşturduğu bir kültürün, tekdüzeleşip, kendini tekrara başlaması açıkçası bana rahatsızlık veriyor. Yani. Yeni olan, önce reddedilir. İşbu yenilik yayıldığı takdirde, yeniliğin-yapanı devrimci, deha, vesaire olarak nitelenebilir. Fakat kısır bir değişim, gölgesini tarihe geniş bir aptallık olarak düşürmeye pek tabii müsaittir.

 

Zaten önemli olan da bu riski alabilmek.

 

-5.

 

Kişioğlunun tabiatına iyice bitişik bir yönü olan şiir o ahlakla, o hukukla sürekli çatışma durumundadır. Öyleyse, durduğum nokta itibariyle, çatışma bir tercih değil. Bir zorunluluk.

 

-6.

 

Mısralarda iyinin kötüye, güzelin çirkine yenilmiş olması, bu iki ucun başkalaşmasından olsa gerek. Nazım’a bakalım.

 

(Çok alametler belirdi / vakit tamamdır. / Haram, helal oldu / helal haramdır / Kendi kendimizle yarışmaktayız gülüm. / Ya ölü yıldızlara hayatı götüreceğiz, / Ya dünyamıza inecek ölüm.)

 

Böylelikle çirkini ve kötüyü anlatmaktaki ısrarım sanırım anlaşılıyor. Plastik kadınlar ve fluorescent ışıkları değil.

 

-7.

 

Bazen insanın geldiği noktanın keyfini çıkarması da gerekiyor. Bunu bir memurun sigaraya çıkması gibi de düşünebilirsiniz. Ama düşünmeyin.

 

Tepsiyi versene.

 

Falan filan. Haydi Allah’a emanet.

 

Aras I. Jacques-Loire

Paylaş
Chainwind Ritual – Untitled I Albüm İncelemesi

Chainwind Ritual – Untitled I Albüm İncelemesi

Chainwind Ritual – Untitled I Albüm İncelemesi…

16 Şubat 2024 Konseri Öncesi Septicflesh Röportajı!

16 Şubat 2024 Konseri Öncesi Septicflesh Röportajı!

Black Label Events ve Vera Müzik ortaklığında 16 Şubat 2024’de If Beşiktaş’ta gerçekleşecek olan Septicflesh konseri öncesi Maglibertine adına Enes Ekinci Septicflesh ile röportaj yaptı!

Maglibertine Presents: Kaptan Kadavra, Scenes We Have Missed ve Glabrezu

Maglibertine Presents: Kaptan Kadavra, Scenes We Have Missed ve Glabrezu

2023’ün son konserini 24 Aralık 2023 Pazar akşamı Kaptan Kadavra, Scenes We Have Missed ve Glabrezu ile birlikte Blind’da gerçekleştirdik!

Maglibertine Presents: Kaptan Kadavra, Helak, Exnun ve Baba Sad

Maglibertine Presents: Kaptan Kadavra, Helak, Exnun ve Baba Sad

7 Mayıs 2023’de Dorock XL Kadıköy’de Kaptan Kadavra, Helak, Exnun ve Baba Sad ile akıllara kazınan bir gece geçirdik!

Kaptan Kadavra – Mental Yara Albüm İncelemesi

Kaptan Kadavra – Mental Yara Albüm İncelemesi

Kaptan Kadavra – Mental Yara Albüm İncelemesi…

Maglibertine Presents: Kaptan Kadavra, Glabrezu ve Yavaş Çita

Maglibertine Presents: Kaptan Kadavra, Glabrezu ve Yavaş Çita

30 Aralık 2022’de 2022’ye muhteşem bir konser ile veda ettik! 2022’nin son Maglibertine konserinde Kaptan Kadavra, Glabrezu ve Yavaş Çita bize unutulmayacak bir gece yarattı.